'Son nefeste söylemezse bu diller, bütün cihan senin olsa ne fayda' diyoruz ya! İşte bu sözü, bu son nefeste diyecek; Ey Şeytan, ey nefis dur, bakalım. Hayır, siz yalan konuşuyorsunuz. Asıl sevilen Allah'tır. Baki olan O'dur. O'na döneceğiz. O'ndan geldik. Nasıl? "Eşhedü enla ilahe illallah ve eşhedü enna Muhammeden abduhu ve resulühu"…
01-02-2021
Biz, O'nu çok zikredersek kalbimize O yerleşir, azalarımıza yerleşir, elimize, ayağımıza, gözümüze, kulağımız da. 'Allah der' Ne zannediyorsun sen? Esasen "yusebbihu lillahi mafis semavati vema fil ard"( Yerde ve gökte ne varsa hepsi Allah'ı zikreder).
Allah der, her şeyimiz Allah diyor
Cenabı Hakk'ın istediği, murat ettiği irademizle, dilimizle O'nu zikretmemiz değil mi? O'nu zikretmemizi, bunu istiyor bizden. Bunu yaparsak mesele tamamdır.
Ha! Şimdi bunu yapıp da, kalbimize zikri indirdiğimiz zaman, oraya yerleştiği zaman, zikir orada mekân tuttuğu zaman, o son andaki cebelleşmede, mücadelede, kavgada, hiç korkma, şeytanı mağlup edersin.
Niye? Eğer kalbinde o, seni mağlup ederse dimağında şuurunda vardır o hayal. Orada Allah dersin, orada la ilahe illallah, dersin. Hayır, orada yok, dilinde var, dilinde dersin, elinde dersin, onun için her tarafı yerleştirmek lazım, di mi efendim…
O tek hasmımızı mağlup edeceğiz zaten. O tek hasım mağlup olursa cemiyet meydanında da kötülük kalmaz. Herkes onu mağlup etmeye mükelleftir. Şu veya bu suretle ortaya çıkıyor, bazen insan suretinde. Bil ki tasarruf eden hep odur. Bizim nefsimizle eğer onunla mücadeleye karar verirsek ne ortada şu kalır, ne bu kalır.
Acı ve ıstırap kefarettir
Esasen Cenabı Hak, inanan kuluna son nefeste bir acı da verecek, ıstırap da verecek. O'nun kefaretidir.
Rasulullah Efendimiz hadis-i şeriflerinde öyle buyuruyor ve "müminin kefaretidir. Ne, ölüm" sıkıntısı, o cefası değil mi? Onu tertemiz Cenabı Hak istiyor. O anda onu temizliyor, öyle huzuruna alıyor"
Bir de bunun üstü bir hal var ki, Allah onu hepimize nasip etsin, böyle sevinerek koşarak, eğlene eğlene gider.
Hadi Allah'a ısmarladık ta, demez. Lan öyle bir aleme gidiyorum ki buradan ne olur, dercesine…
Bir gemi kalkar bu limandan
Yahya Kemal Beyatlı'nın (Allah rahmet eylesin) hep o şiir hatırıma gelir de, tam okuyamam onu. Bunda çok hoşuma gider sanki o anı anlatıyor:
"Artık demir almak günü gelmişse zamandan, meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol, sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli, günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli" diye devam ediyor…
Sure-i Yusuf'u okumasını bir mürşit, müridine tavsiye ediyor. Sebep de; Hazret diyor, Kur'an-ı Kerim'de her şeyin olduğunu söylüyorsunuz ancak ben, müminin ruhu yağdan, kılı çekersin gibi çıkar, hadisinin mealini Kur'an'da bulamadım.
O da buyuruyor, "Oğlum sure-i Yusuf'u oku. Gidiyor, okuyor, bulamadım, diyor. O zaman gene oku, diyor. Gidiyor, gene bulamadım, diyor. En sonunda buldum, neyi, diyor?
Hz. Yusuf'un güzelliğini müşahede edipte varlığından geçen kadınlar, ellerini kestiği zaman farkına varmadılar.
Demek ki insan, ruhunu teslim ederken Allah'ın cemalini müşahede ederse onlardan ruhun, bedenden çıkış ıstırabını duymazlar. Hah, bildin diyor, tam öğrendin, okudun bu sefer.
Aradan perdeyi kaldırmak
Şimdi efendim! İnsan eğer Rabbine dünya hayatında vuslata karar verdi, hep ona yürümek istiyor, gidiyorsa artık bir perde kalmıştır. Ölüm dediğimiz anda o perde de can hulkuma geldiği zaman açılır, gideceği yer seyredilir.
Gideceği alemde onun Rabbinin mekanı, Onun Rab'ının zatının, sıfatının, esma ilahisinin olduğu alem olduğu için şimdi düşün ki insan, en büyük gerçeği, en büyük hakikati bir anda perdenin açılışı ile seyrediyor.
Daha bir şey duyar mı ya? İşte kovanım yağma olsun, der zaman. Evet, doğrudur, çok doğrudur. Allah o hali hepimize nasip eylesin, böyle bir ölüm ihsan etsin.
Cenabı Hak, benim rahmetim sonsuzdur, diyor; "tubu ilellahi tevbeten nasuha". Günahınıza dönmeyecek şekilde tövbe edin Ben, sizi affedeyim; Cenabı hak "Vallahi gafururrahim" Yeminle Ben affedicinin ta kendisiyim; Cenabı Hak, kullarını affetmek için bahane arıyor.
Mesele O'nun kapısına dönmektir. Döndüğümüz zaman O, bizi affeder. Onu istiyor. Zaten bizim evladımıza olan muhabbetimizin en az yedi misli demiştir.
O'nun en isyan etmiş kuluna düşün ki o, kuluna rahmet etmesin, onu affeder. Bu mümkün mü hatta ayet-i kerimede "la taknetu min rahmetillah"(10) Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin.
Şimdi efendim! Bu o rahmeti biz anlatamayız. O mümkün değil. Anlatmak hiç mümkün değil, sonsuz bir kapıdır.
Hiç şu andan tezi yok, oraya girelim, sığınalım. Rahmeti zaten ne diyor? Eğer inkâr eden O'nun rahmetinin sonsuzluğunu bilseydi utanır, inkâr etmezdi. Rahmeti sonsuz ama müminde sabredecek. Öyle ama bir de O'nun azameti, kudreti var, kuvveti var. Onu düşünseydi oda ubudiyetten geri kalmaz." (Prof. Dr. Haydar Baş, 1994 Mesaj Tv'deki sohbetinden) H; AknAydn